Enişte ince uzun
Baldızınım baldızın
Potamya deresine
Var midurki iki düzun Emineyi verdiler
Bu köyün alcağına
El uzatsam yeterum
Evinun saçağına
Çimenlu çaruklarum
Çimenleri çığnarum
Ya sorun çimenlere
Geçti mi burdan yarum Atma beni yabana
Bende bu dereliyim
Al koy beni koynuna
Sormaki nereliyim
Çıktum dağun başına
Çalıverdum ezanı
Kız senun merağundan
Tutmadum Remezani Kar yağar karamişun
Dalina yaprağina
Elursam mezarumun
Gelde bak toprağına
Asker ettiler beni
Ya Tuna’dur ya Bursa
Habu dar günlerumde
Ayşe yanumda dursa Dere kunduzi misun
Sabah yıldızi misun
Geldun geçtun karşıma
Miralay kizimisun
Derenin kenarına
Sereceğum kilimi
Vermezsa seni baban
Alalum biribirni Ayakkabın üstüne
Diktim nazar böceği
Adam rezil edermi
Benim gibi çocuğu
İneceğum dereye
Kuma sarılacağum
Ettum kendi kendume
Kime darulacağum Kuş uşti yavri kaldı
Gokyuzi mavi kaldı
Anahtar yar koynina
Gonlum kilitli kaldı
Atma Türküler
Olay Ancer Yayla yolunda 195O yıllarında geçer, oğlan kız birbirine aşıktır, yolda birbirine türkü türkü ata ata giderler, hikaye mutlu biter. İkiside halen yaşamaktadır.
Kız
Pencereyi sen açtın
Sen açtında ben kaçtım
Ben sevdalık bilmezdim
Sifte yolu sen açtın O yarim perçemim çok
Tarada yüzüne dök
Dağlar nazar devirur
Biraz da nazardan kork Şemsiyemun altına
Ne yağmurlar yemişum
Ben bekarım bekarım
Sanmayın evlenmişum
Erkek
Keseyim zülüfünü
O kırmızı yanağa
Bakamayum saha
Kalirum günaha Ha buradan yukarı
Alır saha çalılar
O çiçekli fistana
Dalar delikanlılar Karamışın dibine
Karayemiş fidanı
Benimi alacasun
Yoksa eski sevdani
Aspet Türküsü
Aspet’ten Liparit’a kim elçiledi beni ?
Almazdum İsmail’i Gelin Kandırdı beni
Gittum kaya ustine kayinum vurdi beni
O beyaz entaremlan doktorlar gördü beni
Gelin ne ettum sağa günağun tutti beni
Mesbabucum gelince başımdan vurdi beni
Duğunciler gelince çarşafladiler beni
O Malpet’ten aşağı selamladiler beni
Liparit’un dibine ağam endurdi beni
Emicemun malina kayinum vurdu beni
Emicemun evine sal getürdiler beni
O kiymetli odama kanli koydular beni
Gelinluk elbisemlan doktor Bey gördü beni
Güvey gelmiş odama ‘Seni kim vurdi ?’ dedi
Ben da söyledim oğa kardaşun vurdi beni
Gece sabaha kadar polis bekledi beni
İki saat yaşadum anne çok ağla beni
İki saatten sonra Azrail aldı beni
Gelinluk elbisemlan kefene sarun beni
Tel duvağum yüzüme tabuta koyun beni
Yaşum on beş yaşında neler geldi başuma
Akibeti kuş kondi mezaremun taşına
Tel duvağumi asun beni gören ağlasun
Su tokun mezareme usti çimen bağlasun
Konsolumun kilidi gül üstüne kurudi
Bir İsmail’den sebep gençluğum da çurudi
Malpet’un yalisina vardur bakır parasi
Hemdiye yureklerum doldu kurşun yarası
Bahçelerde kediler mirnav mirnav dediler
Kardaşumla gelinum başumi da yediler
Beyaz ati nalladum soğuksuya yolladum
Gideyirum konşilar Allah’a sımarladuk
Baba Oğul Türküsü – (Kazım ve Mecit Kalyoncu -Çayeli-1986)
Baba:
İki turki yazayım gelmiştur sırasına
Mecit kumaş gönderdi köydaki babasına
Evlatlar öyle eder yeri vardur Yasin’a
Kazım giydi elbise bakun fiyakasına
Kumaşı kahverengi yakıştı modasına
Hepten kalmışım çıplak Silva ortasına
Sarıldum, yatayırum bir meşin paltosina
Ancak aklı geldi babanun kafasina
Şimdi ancak vuriyi kafasinun tasina
Kalayi fayda etmez yureğinun pasina
Bu işi vereceğum Ulus gazatasina
Mecit açar radyoyu hep bakar sefasina
Kazanduğu parayi doldurur kasasina
Baba evlatlarını gezdurur arkasina
Evlat anayı satar elun paytarasina
Baksana memlekete ananun cefasına
Hocalar vaiz eder hafta Cumaasına
Bir evlat asi olur analan babasina
Onun yeri hazırdur Cehennemun ortasına
Bir gün gemin tutulur Kasım furtunasına
Durur denize duşmağa gemi güvertasına
Bir liman bulamasun Siliva yakasına
Maşalla rastgelmiştik evlatlarun hasina
Ben yine sarılayım çayun kuviçasına
Sakın darılma oğlum babanın şakasına. Oğul:
Bugün bir mektup aldum şaştum okumasına
Biz da cevap yazalum onun anlatmasına
Babalar alışuktur evlat ağlamasına
Ben da ağlıyacağum gitmesun fenasına
Yasin’da buldum ayet uydurdum şakasına
Bir ayet daha vardur bakarsan arkasına
Baba düzen verecek takasi takasına
Sonradan sarılmasun Mahşerde yakasina
Herkes bir tezgah kurdi oturdi masasina
Senun canun darlandı anamın sobasina
Anamlan rahat eyle pek bakma karasina
Daima alçaktan yürü tuz doğma kafasına
Bir meşin palton vardur bir mangır pahasına
Kıymetuni bilusan bakmasun dahasına
Biraz da temas ettun radyonun havasına
O da intikal etti babadan mirasına
Bir nefes nefesine bedeldur dünyasına
Bunu şaka söyledum bakma palavrasına.
Çayeli’nden Öteye
Çayelinden Öteye,
Gidelum Yali Yali.
Sırtındaki Sepetun,
Ben Olayım Hamalı. Sepetumun İpleri,
Keseyi Omuzumu.
Aç Beyaz Pestemali,
Bir Göreyim Yüzünü. Karlı Tepeden Beri,
Yeşil Çay Bahçeleri,
Çay Filizi Toplayı,
Peştemalli Kızları.
Damat Kaynana Türküsü
Damat
Cebumdeki harçluğum
Endi iki kuruşe
İki güne bir ekmek
O da değmeyi dişe Hızarı taktum kola
Bugün yürüdüm işe
Bir içmağa durince
Yetmeyi on beş şişe
Kaynana
Ettun yeni elbise
Taktun beyaz yakayi
O ki evden yürüdün
Değiştun fiyakayı Mütahit giden adam
Niçun hizar takayı
Elettuğun yağ, peynir
Geçti on beş okkayi İçtun on beş şişeyi
Yirmaktan mı akayı
Haçanki rakı içtun
Vur yere tabakayi Eyi çalış eniştem
Şevki evi yıkayi
Çalış eniştem, çalış
Üç can sana bakayi
Kaynak : Rizede.Com
Konu: Maniler… C.tesi Ara. 27, 2008 10:21 am
Ağacun tepesini
Telden tutturacaum
O paçi boğazuni
Beşili dolduracaum Ağira olan danan
Nazarluktur nazarluk
Boylemi ettuk senlen
Sevdiceğum pazarluk Ağira olan siğir
Süt vermeyi vermeyi
Rezil olduk köylüye
Sevdam benlen gelmeyi Akan suyun alti sel
İşimuz oldi mesel
İşallah ikimuze
Bi serin ruzgar eser Akar Hemşin deresi
Çat duzina göl olur
Büyüğü evlenince
Kuçuğine yol olur Alalum alaşalum
Dağlari dolaşalum
İkimiz da sevdali
Rizeye buluşalum
Al kazmayı vur yere
Kurusun kanli dere
E kiz seni almazsam
Canli girerum yere Alçak ceviz dallari
Salla yavrum kollari
Nerden geleyim nerden
Baban kesti yollari Aldi bir duman dağa
Yelden eseyi yelden
Sen boğazima saril
Ben sarılayım belden Ardeşenin uşaği
Bak herkesin diline
Beş yaşında uşağin
Tabancasi beline Asker ettiler beni
Ya Tuna’dur ya Bursa
Habu dar günlerumde
Ayşe yanumda dursa Aspetun alti kaya
Kizlari benzer aya
O Aspetun kizlari
Oturiyi saraya
Aşot yayladan beri
Saliverdum goyini
Gunde bir defa gorsem
Sevduğumun boyini Aşti yeşil çimenler
Eyle Eminem Eyle
Ben alacağum seni
Annene oyle soyle Aşti yesil yapraklar
Gidelum cobanluğa
Peştamaluni bi ac
Koyma beni darluğa At başindan beyazi
Geldi dağların yazi
Sen yatakta yatarken
Ben çekerdim ayazi Atinada kuyumci
Kemer yapar bel içun
Bizum sevdaluğumuz
El içindur el içun Atma beni yabana
Bende bu dereliyim
Al koy beni koynuna
Sormaki nereliyim
Atma türkü atarum
Sanki çok bilmiş gibi
Gözlerumde yaşlarum
Sanki ağlamış gibi Atma yedi heceli
Makami da uyacak
Omuzlar silkinirken
Ayaklar sallanacak Ayakkabin üstüne
Diktim nazar böceği
Adam rezil edermi
Benim gibi çocuğu
Enişte ince uzun
Baldizinim baldizin
Potamya deresine
Var midurki iki düzun
Emine’yi verdiler
Bu köyün alcağina
El uzatsam yeterum
Evinun saçağina
Kuş uşti yavri kaldi
Gokyuzi mavi kaldi
Anahtar yar koynina
Gonlum kilitli kaldi
Oy dereler oy taşlar
Akar gözümden yaşlar
Kuruttun beni yavrim
Nasil kurur ağaçlar
İneceğum dereye
Kuma sarilacağum
Ettum kendi kendume
Kime darulacağum
Çimenlu çaruklarum
Çimenleri çiğnarum
Ya sorun çimenlere
Geçti mi burdan yarum
Atma beni yabana
Bende bu dereliyim
Al koy beni koynuna
Sormaki nereliyim
Dumanim yayilamam
Ben senden ayrilamam
Ben senden ayrilursam
Halim yamandur yaman
İnelum derelerin
Kumini taşiyalim
Evlenmekten iyidür
Sevdali yaşiyalum
İn dereye bul beni
Kiz verem ettun beni
Ha bu yalan dünyaya
Sen da unuttun beni
Çiktum dağun başina
Çaliverdum ezani
Kiz senun merağundan
Tutmadum Remezani
Kar yağar karamişun
Dalina yaprağina
Elursam mezarumun
Gelde bak toprağina
Karamişun dalina
Gel salina salina
Bizum köye vermezler
Emsali emsalina
İn dereye çiçeğum
İn bende geleceğüm
Senun babanin mali
Benum geçineceğum
Derenin kenarina
Sereceğum kilimi
Vermezsa seni baban
Alalum biribirni
Asker ettiler beni
Ya Tuna’dur ya Bursa
Habu dar günlerumde
Ayşe yanumda dursa
Karadeniz ustüne
Yuvamun yapilari
Ne anam var ne babam
Kitledum kapilari
Kiraz çiçek açayi
Aykiri dal üstüne
Alur kaçarum seni
Kollarumun üstüne
İndum dereye durdum
Ben bi peştemal buldum
Bilsam o senun idi
Oğa bi sarilirdum
Dereden geceyiken
Başum aldi sazlara
Baba evlendur beni
Aklum kaldi kizlara
Karayemiş dibine
Kukutinun taşlari
Seveni kavuşturmaz
Köyün kizilbaşlari
Ayakkabin üstüne
Diktim nazar böceği
Adam rezil eder mi
Benim gibi çocuğu
Karamişin altina
Serine gel serine
Konuşacağum senla
Kardeşimun yerine
İnelum derelere
Bi yük odun edelum
Baban seni vermezsa
Kaçalumda gidelum
dügün güni gelende
göge mermi saçulur
diyafram göze benzer
kisilur da açilur
barmaklarum üsidi
diyafram açamadum
kaynatam basti bizi
becerip kaçamadum
vermez ise bubasi
anlasur da kaçaruk
az isikli yerlerde
diyaframi açaruk
Konu: Geri: Maniler… Salı Ara. 30, 2008 6:29 pm
karadag ormaninda
kovaladim ayiyi
hava sislendugunde
kullaniruk sariyi
baktum karsida rize
taktum bi polarize
net ettum besyüzlugu
geldik yarlan göz göze
mavi renkli filitre
tenleri koyi eder
süt beyazi fadimem
birdanbire oldi esmer
gelinler ellerine
kina yakarlar kina
teleylan bakilinca
aysem gelur yakina
bi evde iki baci
allahum bana aci
yarim sigmaz vizöre
yok mi bi genis açi
haçan girdi horona
titrer idi omizi
böcuk çekilaceksa
takaruz makromizi
Evımın arkasından
Araba geçmeyecek
Soylemışım yarıma
Sıgara içmıyecek Duman dağın üstünde
Esıyor serin serin
Şımdı benım sevdığım
Ah çeker derin derin Kırat aldı gidiyor
Evin hartumasını
İnsan ele veriri mi
Sevduğum sevdasını Gürgen seni tanırum
Ormanda fidan iken
Korkma benim sevduğum
Ben senin sevdan iken Kara çamın dalları
Neden meyve vermiyor
Sevenler kavuştuda
Felek bizi görmüyor
Odamın balkonunda
Sarmaşığın saksısı
Hep bana mı çatıyor
Güzellerin aksisi Elevit’in deresi
Akıyor rahat rahat
Yarım geldide gitti
Göremedim bir saat Giydiğin buluzuna
İsmimi yazdırayım
Verane İstanbul’da
Sensiz nasıl durayım Armuta attum değnek
Değimişleri düşeyi
Ettun başuma bela
Emine’mlen Ayşe’yi Elevit’in başına
Duman gelir oturur
Korkuyorum sevduğum
Seni eller götürür
Kararmış çiçeğinden
Acı oldu balımız
Sevdıkte alamadık
Yok ıdı ıkbalumuz Bozuldu bucek punı
Doldı bal peteğıne
Dayanamam sevgilim
Ayrılık köteğine Etmışım çam odunu
Yonga yonga yakarum
O cilveli boylara
Bende döner bakarum Karşıda çifte çamlar
Ne oldu da kurudu
Bu sabah benim yarım
Ne meraklan yurudu Yoğurdu koydum tasa
Doğradum basa basa
Canimin sağlığında
Yaşa sevgilim yaşa
İtti nişan yüzüğüm
Kapıya taş üstünde
Bulan versin kardaşlar
Mujdesi baş üstünde Evun ardı yol oldu
Ben geçtım de ne oldu
Eller hep sevda etti
Ben sevdumda ne oldu. İki türkü yazayım
Oki geldi sırası
Dökülsün haburaya
Yüreğimizin borası Dereyi karşı beri
Köprü olsa geçerdum
bu merağun üstüne
Rakı olsa içerdum Gidiyorum buradan
Vartevordur durağım
Sizlerden ayrı kaldım
Odur benim merağım
Bu sene vartevorun
Zarı kırıktır zarı
Gelmedi vartovara
Neyleyim böyle yarı. Yaylanın yollarına
Ben kurulayım oluk
Gelen geçer güzeller
İçsinler soluk soluk. Yayladan ki yürüdüm
Bir saat ağlamışım
Ayrılığın çamına
Hatıra bağlamışım. Buldırın yaylalardan
Alamadım bir çiçek
Bu yılı da sorarsan
Ağzımı açmaz bıçak. Yaylaların dumanı
Her gün gelir değilen
Gençliğime yanarım
Geçti ağlamağlen.
Bizim yayla düz gibi
Bir su içtim buz gibi
Oldun elli yaşına
Duruyorsun kız gibi. Ayderin düzlerine
Helikopter inecek
Yarimden mektup aldım
Vartevora gelecek. Bu sene yaylaların
Çiçeğisin çiçeği
Saplandı yüreğime
Savdalığın bıçağı Kaçkarın tepesinde
Bir taş durur duraklı
Akşamdan bir ay doğdu
O da benden meraklı. Yayladan ki yürüdüm
Yayla dumanlı idi
Bakamadım yüzüne
Gözlerim yaşlı idi.
Horon oynamağilen
Horon yeri düz olmaz
Kadife giymeyilen
Kocakarı kız olmaz. Yayladan mı gelirsin
Ey gidi yeşil taksi?
Vermezler sevdiğimi
Kardeşlerim çok aksi Yaylalar çiçeğinin
Honceciliktir başı,
Ben bir güzel severim
Daha ufaktır yaşı. Artık vaktım geçıyor
Bende evleneceğım
Yemın etmışım yarım
Sevmeden alacağım Eşarbının ucuna
Sakız bağlatur muyum
Başkasını alur da
Seni ağlaturmuyum
Köprüden geçer iken
Geçeceğim yoluna
İstermisin sevdiğim
Gül olayım dalına Gökyüzünde ay çalar
Ay yıldızı parçalar
Gitmelı zengin yere
Ağır gelsın boğçalar Takmışım boğazuma
Türki kufıçasını
Soylıyeceğım burda
Türkilerin hasını Akar Hemşin deresi
Çat duzina göl olur
Büyüğü evlenince
Kuçuğine yol olur