Hemşin Tarihi Coğrafyası

Bugünkü coğrafyamızda Çamlıhemşin ve Hemşin olarak yer alan ilçeler 1946’dan önce Hemşin olarak anılırdı. Ardeşen, fındıklı, Çayeli, pazar ve İkizdere’nin yüksek köyleri de Hemşin’e bağlı yerleşim yeriydiler. Yöreye 1071 öncesinde orta Asya’dan büyük göçle Türk boylarının (tanrı dağî Türkleri) göç ve yerleşimleri olmuşsa da, Hemşin ilk olarak 1071 ‘de Malazgirt meydan Muharebesi sonunda Alparslan tarafından Selçuklu devleti topraklarına katılmıştır. Savaş sonrasında 1072’de Alparslan tarafından bölgeye 70.000 yaylacı ve göçer Türk yerleştirilmiştir. Cevdet Türkay başbakanlık arşivi belgelerine göre oymak, aşiret ve cemaatler kitabında bölgeye Yörük taifesinden tanrı dağı Yörüklerinin yerleştirildiğini yazmaktadır. Bölge 1184’te Trabzon Pontus imparatorluğu sınırları içinde gözükse de arazının dağlık ve ormanlık olmasından dolayı işgalden etkilenmeden, Türk gelenek ve göreneklerini fatih sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u fetih ederek bölgeyi yeniden Osmanlı topraklarına katmasına, kadar sürdürmüşlerdir.

Tarih kaynakları, doğu Karadeniz’in bu dağlık bölgesinde yaşayanlar hakkında Müslüman-ı kadım,1461 öncesi Müslümanları olarak bahsetmekte ve tarih kaynaklarını bölgede bulunan Osmanlı mezar taşlarının kitabeleri ve koç heykelli mezar taşlarının varlıkları, çeşme ve konakların kitabeleri ve Osmanlı Tahrir defterleri doğrulamaktadır. Dr. Hanefi bostan 15 ve 16. asırlarda Trabzon sancağında sosyal ve iktisadı hayat adlı kitabında, 1486 tarihli Osmanlı Tahrir defterinde Hemşin Zaim’inden bahsedilmesi. 1515 tarihli defterde de Hemşin Zaim’i ve seraskeri ve “Hemşin-ı bala” adlı kale yöneticilerinden bahis edilmesinin o tarihlerde Hemşin’in kaza olmasından kaynaklandığını 1515- 1532 tarihlerini taşıyan tımar icmal defterinde “vilayet-ı Hemşin” ve “nahiye Hemşin” tabirlerinin geçmekte olduğunu yazmakta ve nüfusu hakkında bilgi vermektedir. 1520 de Hemşin kazasına tabı 3 nahiyede yaşayan tahmini toplam nüfus 3619 kışı, bunun 2288’ı Hristiyan 1331’ıde Müslümandı. Aynı tarihte Rize İlçesi’nin toplam nüfusu 39.378 bu nüfusun 36.706 sı Hristiyan 2676 sı Müslüman, atına (pazar) İlçesi’nin toplam nüfusu 19.837 nüfusun 17.505’ı Hristiyan 2332 sı Müslüman olarak geçmektedir. 1554’te Hemşin deki Müslüman nüfusta azalma Pazar’daki Müslüman nüfusta çoğalma görülmektedir bu da Hemşin’den atına (pazara) inen Ailelerin varlığı ile doğrulanmaktadır. 1515–1532 tarihlerini taşıyan tımar icmal Defteri’nde “vilayet-ı Hemşin’in hane sayısı 679’dur. Bölgeye Fatih sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve 2. Abdülhamit döneminde 1876-1909 yerleşimler olmuştur. 25.8.1931 tarihli 35571 sayılı başbakanlık arşiv belgesinde Hemşinli 18 hane halkının Kars sınırından iltica ederken Rus. Tarafından üzerlerine ateş açıldığı mültecilerle karakol efradının karşı mukabelede bulunduğu Posof kaymakamının ateşi kestirdiği mültecilerin sığırlarının Rus tarafında kaldığı belirtilmektedir. 5.11.1933 tarih 15223 sayılı belgede eski Artvin vilayeti dâhilinde göçebe bir halde bulunan Hemşinli 89 ailenin göçebelikten kurtarılmaları iskan edilmeleri için yazılan belgede dâhiliye vekâletinin 16.10.1933 sayılı kararı ve Reisicumhur gazı Mustafa Kemal’in imzası bulunmaktadır. 1520–1566 kanun-î sultan Süleyman devri başlarında, Trabzon livasının ayrı bir kazası olan Hemşin’in üç nahiyesi; Hemşin, kara Hemşin ve Aksenos’tan müteşekkil olup (mirliva) tuğgeneral rütbesinde yöneticisi vardı. Aynı dönemde Hemşin’in yöneticisi Osmanlı sipahisi büyük tımar sahibi Mahmut Çelebi ve baş askeri de alı koruk idi. Alı Koruk’un ve mirliva Mahmut Bey’in adamı Mahmut nalbant Bosna’nın mora sürgünlerinden olup, Hemşin’e Mezrak ailesi İle birlikte gelmişlerdi. o tarihlerde Hemşin bölge sının mahsulâtı devlet merkezinden gelen bir emirle götürü olarak tespit edilirdi.

Kaynaklara göre (rugan), deri (şıra), yelken bezi, süzülmüş bal, bal mumu (nıyabet resm-ı), yönetici parası (resm-ı), maldan hazinenin aldığı (cerayım), suçlulardan alınan (arusıye), yeniden evlenenlerden alınan vergiler şeklinde idi. Hemşin kazası 34 köy, 671 hane idi. Hemşin hudutları dâhilinde iki kale bulunmaktaydı. Halk dilinde zil kale olarak bilinen kalenin asıl adı “kala-ı Hemşin-ı zır’dır zır. Başbakanlık arşivi Trabzon Tahrir defteri Nö. 387, sayfa 733,12 cemaziyülahır hicri 926, miladı 1519 zil kale Pontus yapısıdır. Pontus kralı mıtrıdates vı uzağı gören tedbirli bir hükümdardı. Akıbeti düşünülerek Pontus arazısın dâhilinde, bilhassa Karadeniz bölgesinde, erişilmesi müşkül, hatta imkânsız mevkilerde kaleler yaptırmış ve bunların bazılarına hazinelerini de yerleştirmişti. Kalenin inşa tarhının milattan önce 70 yıllarında rastladığı sanılmaktadır. Zil kale sonradan Trabzon Rum imparatorluğu devrinde tamir edilmiştir. 1520 kayıtlarına göre kalede bir dizdar (kale kumandanı) bir kethüda (dizdarın muavını) bir imam ve hatip, bir bevvab (kapıcı) bir fenarı, bir haddad (demirci) bir topçu ve otuz üç merdan (kale eri) bulunuyordu. Bugün yukarı kaleye “kale-ı bala”, aşağı kaleye de “zil kale” denilmektedir. o tarihlerde yukarı Kale’nin 40 neferi vardı. 1876 tarihli Trabzon vilayeti salnamesi Osmanlı nüfus sayımında pazar (atına ) ve Hemşin’e bağlı köylerin tamamında yaşayanların Türk olduğu görülmektedir. Hemşin’in adı: Hemşin, şin kökenli bir kelime olup, hem, Osmanlıca ‘da bir takı edatı olarak birleştirici anlamda kullanılmaktadır. Hem, farsça ve Arapça isimlerin başlarına gelip Türkçe “daş” edatı gibi ortaklık, birlik gösteren sıfatlar teşkil eder. Örnek olarak aramış: dinlenen anlamındayken. hemaramış: beraber birlikte dinlenen anlamındadır. Nişin: oturan anlamındayken, hem nişin: beraber, birlikte oturup, kalkan anlamındadır. xııı. Yüzyıldan günümüze kadar kitaplardan toplanmış, Türk dil kurumu basımı 1957 tarihli tanıklarıyla tarama sözlüğü ıv. cilt 1540 yılında nı’metullah efendinin tertip ettiği Farsçadan Türkçe ’ye lügat-i nimetullah’ı kaynak göstererek şin: şen, ( mamur) ; şenlikli yer, anlamında vermektedir. şen ( mamur) ; şenlikli yer olduğuna göre Hemşin: “HEM ŞEN DAĞ BAŞINDAKİ ŞEN KALELER, DAĞ BAŞINDAKİ KÖYLER ANLAMINDADIR”. Hemşin coğrafî olarak bir bölgeye verilen addır.

Hemşinli de bir etnik kimlik değildir. Hemşinli dağlı anlamındadır. 1072 -1074 Tarihlerinde Türk dil sözlüğünü yazan Kaşgarlı Mahmut divan-ı lügat-ıt Türk’te emşen’ın anlamını: kuzu derisi, kürk yapılan deri olarak vermektedir. Hemşin’de yaşayış olarak hayvancılık egemen olduğuna göre, Hemşinliler (emşınlıler) kuzu derisi giyenler olarak da anılabilirler. Sonradan Hemşen veya Hemşin olarak değişim göstermiş olabilir. Çünkü Hemşin yöresinde kullanılan dil divan-ı lügat-ıt Türk’te bulunan Türk ağzıyla aynı doğrultudadır. Şen: Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca Türkçe sözlüğünde; 1) göze ve Gönül’e hoş görünen hal, 2) ferahlı, olarak verilerek şenle eş anlamlı olduğu belirtilmiştir. Şen’in Türkçe karşılığı ise bal mumu olarak verilmiştir. Hayat yayınları büyük Türk sözlüğü şen’ı; 1) meskûn, işlenmiş şen bir memleket 2) ferah, aydınlık, şen bir yer olarak vermektedir. Örneklerin tamamı Hemşin veya yöresel deyişle Hemşen’in adını dağ başındaki köyler veya dağ başındaki şenlik yer anlamına geldiği yönündedir ki bu da Hemşin’in dün ve bugünkü coğrafi konumuna da uygundur. Bu konuda bize en önemli yol gösterici 1862 tarihinde hacı memeş paşanın inşa ettirdiği yaltkaya köyü (gomno) papager Mahallesi camı kitabesi olmuştur. gomno köyü papager Mahallesi camı kitabesi ya latıf ber mecd ıçın pek emel ışmışım bu meyde mümın ettı ona tarh temel eltaf-ı rabbülalemın bır mırmıran heman ınşaya edip ıhtımam bu nokta hemşenı ettı temam şerefle hemnışın tarıh ta mım söyledı Behçet Ahmet yaptı ğalı mabedı hacı Memış paşa hemın 1279/1862 hemnışın’ın beraber, birlikte oturup kalkan olduğunu sözlüklerden yukarıda vermiştik.

Doğu Türkistan’da da dağ başında yerleşimin yoğun olduğu bölge Hemşin olarak adlandırılmıştır. Bölgede bulunan Osmanlı dönemine ait eserler İle bölgeden çıkan bilim adamlarının şüphesiz bağlantısı vardır. Padişah ıı. Mahmut devrinde 1828- 1829 Osmanlı Rus savaşının yeniçeri ocağının kaldırılması ile otaya çıkan asker ihtiyacını karşılamak amacı ile Trabzon vilayetinde bulunan ağalara bizzat mektup yazarak asker ister ve ağlar bu isteğe hemen cevap verir. Bu harbe Hemşin den 1000 asker gönderilir. Bu ağalar (badire köyünden) bugün ki Hemşin ilçesinin bahar mahallesinden Halit ağa 450 asker, Senoz deresinden, muhtar Mahmut ağa 350 asker, Kırhısaroğlu (Kumbasar oğlu) Süleyman ağa 100 asker, fare oğlu Memiş ağa 100 asker gönderen Hemşinli ağalardır. Derya kaptanlığından sadrazam olan damat Mehmet alı paşa, Hemşinlidir. Hacı alı oğulları ailesinden fındık tüccarı ve galata baş ağası hacı Ömer ağanın oğludur. 1813 tarihinde Hemşin’de dünyaya gelmiş 1852 senesinde sadrazam olmuştur. Damatlığı, ıı. Mahmut’un kızlarından Adile Sultan’la evlenmiş olmasındandır. 1804 yılında Hemşin’de doğan gamsız hasan bey deniz eri olarak katıldığı donanmada sağladığı başarılarla albaylık rütbesine kadar terfi etmiştir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa kemal Atatürk’ün Erzurum kongresine çağırdığı Mehmet necatı Memişoğlu Bey Hemşin’ledir. Bugünkü Çamlıhemşin ilçesinin (Çinçiva) yeni adı şen yuva köyünden Memiş zâde Reşit Bey ile Hatice hanımın oğludur. 1303 (1887) baharında doğdu. ilki köyünde okuduktan sonra, Erzurum’da fırıncılıkla uğraşan akrabasının yanında kalıp, yetim hoca Medresesi’ni birincilikle bitirdi; Arapça ve Farsçayı da iyi öğrendi. İstanbul’a gidince, medresede okudu. Ayrıca dârülmüallimden mezun oldu; “İzmir pâye-ı mücerredini ve “İstanbul pâyesı’nı kazandı. Muallimlik ederek, hukuk Fakültesi’ni de bitirdi. 1914’te Kafkas cephemizde gönüllü mücahitler ile birlikte Ruslarla savaştı. Tabur imamı olarak Rumeli Osmanlı müfrezemizin hocası; 1918 Mayısında da Batum’u kurtaran tümenimizin müftü ve fasih (öğütçüsü) oldu. Batum’da çıkan “cenubıgarbî Kafkas Hükümeti nâşırı efkârı” olan saday-ı millet” gazetesinde millî birlik yolunda yazılar neşretti. Erzurum kongresine, Rize mümessili olarak katıldı; “manda” aleyhindeki olumlu çalışmaları ile kendisini sevdirdi. ı. meclise Laz ıstan / Rize mebusu olarak katıldı: 1921’de izin alarak, bir gönüllü çetemizin başında Yunanlılar ile mücadele etti. 1922’de Dumlupınar Muharebesi’nde bir tepedeki yunan topunu, yedi erimizle birlikte teslim aldı. Kırmızı yeşil şeritli istiklal madalyamızın sahibi oldu.

Bursalı Mehmet Tahir efendinin “Osmanlı müellifleri” adlı eserinde bulunan Abdullah efendi Hemşinli olup Arabi ilimlerin mütehassıslarındandır. 1776 yılında İstanbul’da vefat etmiş doğum tarihi bilinmemektedir. yayınladığı eserler; “hâşıye alâ ebı’l- feth, rısâlemıne’l-ferâız, rısâle fı’l- ıhtıyârı’l-cüzî, rısâle mıne’l-hısâb,, hâşıye alâ muhtasarı’l-müntehâ” dır. Sadık Albayrak’ın 5 ciltlik “son devir Osmanlı uleması” eserinde Rize bölgesinde yetişen 21 Osmanlı âliminin 19 tanesi Hemşin bölgesindendir. Son devir Osmanlı uleması eserindeki Osmanlı âlimleri Abdul azız efendi, bağcı oğlu Rençber Halil ağanın oğlu olup 1837 tarihinde Hemşin’de doğmuştur. Ahmet galip efendi, Laz alı zade Süleyman ağanın oğlu olup 1845’te Hemşin’de doğmuştur. Mehmet Hurşit Efendi, Ardahan’dan Hemşin’e Muhacir olarak gelen tüccar alı ağanın oğlu olup 1846 yılında Hemşin’de doğmuştur. el-hac Ahmet İslam Efendi, Mahmut hamdı efendinin oğlu olup 1851’de Hemşin’de doğmuştur. Mehmet Hurşit Efendi, Temuşoğlu Hasan efendinin oğlu olup 1851 tarihinde Hemşin’de doğmuştur. Ömer Hulusi Efendi, mektep hocalarından Abdülaziz efendinin oğlu olup 1852’de Hemşin’de doğmuştur. Yusuf Talat Efendi, Poduroğlu Mustafa ağanın oğlu olup 1853 senesinde Hemşin’de doğmuştur. Ahmet hamdı Efendi, Erzurum müftüsü hacı alı efendini oğlu olup 1855’te Hemşin’de doğmuştur. Hafız Reşit Efendi, Hamza yahuza ağanın oğlu olup 1855’te Hemşin’de doğmuştur. Alı necip Efendi, Ahmet efendinin oğlu olup 1859 yılında Hemşin’de doğmuştur. Recep Fehmi Efendi, Kürt zade alı galip efendinin oğlu olup 1859 senesinde Hemşin’de doğmuştur. Yusuf Efendi, Yusuf nadir ve Yusuf dehrı adlarıyla da anılır. Feyzullah dehrızade, Abdülkadir efendinin oğlu olup 1868’de Hemşin’de doğmuştur. Mehmet Hulusi Efendi, Temüşoğlu Mehmet arif ağanın oğlu olup 1871’de Hemşin’de doğmuştur. Ahmet Edip Efendi, Numan Efendi zade Abdülkadir ağanın oğlu olup 1872 tarihinde Hemşin’de doğmuştur. Erdem Efendi, demirci oğlu Mehmet efendinin oğlu olup 1872 tarihinde Hemşin’de doğmuştur. Hüseyin Avni Efendi, naip zade Süleyman efendinin oğlu olup 1878 senesinde Hemşin’de doğmuştur. Ahmet Mithat Efendi Mehmet oğlu Süleyman efendinin oğlu olup 1878 senesinde Hemşin’de doğmuştur. Mehmet şükrü Osmanlı dönemi şairlerinden olup 1840 yılında Hemşin de doğan Mehmet şükrünün ilk hocası Hemşin lı müftü oğlu Osman’dır. Şairin basılmamış divanı vardır. Hacı hafız Yusuf Osmanlı dönemi şairlerinden olup 1850 tarihinde Hemşin’in molla veyıs köyünde dünyaya gelmiş babasının adı Miktatdır. Şairin kulak küpesi adıyla yayınlanmış eseri bulunmaktadır Ahmet galip Efendi, tüccar alı efendinin oğlu olup 1881’de Hemşin’de doğmuştur. Ömer Lütfü Efendi, Behlül Vehbi efendinin oğlu olup 1882’de Hemşin’de doğmuştur. 1911 yılında Hemşin de doğan İmamoğlu ailesinden Tevfik İlerinin dedesinin evinin önündeki iki mezarda bulunan kitabelerden biri alı oğlu molla Süleyman, diğeri asan oğlu alı beşedir. Ölüm tarihleri 1732 olarak yazılmıştır. Köy isimleri yöre ağzının dışında kitabe ve salnamelerde yazıldığı şekilde yazılmıştır. Örneğin; çıngıt, çınkıt, padara, badıre, canava – sanova, şamellı, sahmerlı gıbı. kaşgarlı mahmut’un dıvanü lügat-ıt türk adlı eserınde ve yusuf has hacıb’ın kutadgu bılıg adlı eserinde 24 Türk boyu arasında yer alan çıgıl: çıyıl, uğrak boyları ıle çıngıt köyünün halkının dolayısıyla Hemşin halkının bağlantısı olduğu muhakkaktır. Yine (çıngıt) uğrak köyünde bulunan Karahan ailesinin Karahallı Türkleriyle bağlantısı olduğu düşünülmelidir. Şüphesiz Hemşin’de ulaşamadığımız birçok mezar olduğu gibi tespit edemediğimiz Hemşin’in yetiştirdiği birçok ünlü kişiler de vardır. Amacımız, bölgede bulunan tarihi belgelerle anlatmak kültürü tanıtmak ve bölge tarihine ışık tutmaktır.

Osmanlıca yazılı belgeler okunamadığından, bilinçsizce bölge halkı tarafından yok edilmiştir. Ulaşıldığımız birkaç fermanı da yayınlamayı uygun bulduk Hemşin seraskeri alı Koruk’un torunu Sayın Abdullah Doruk’un evinde bulunan fermanlar bölge tarihi açısından çok önemli belgelerdir. Doruk, divanı lügat-ıt Türk’te “uç beyi” anlamındadır. Doruk ailesinin o zaman kı soyadı alı Koruk’un soyadından da anlaşılacağı gibi doruk olarak değiştirilmiştir. Vehbi Güney’in 1969 tarihli Hemşin dergisinde “tarihten bir yaprak” adıyla yayınladığı yazısındaki başvekâlet arşivi sayfa 79, hüküm 626, 1610 tarihli ferman da Hemşin’in tarihine yönelik çok önemli belgedir. Fermanda “Hemşin kale ağası olan Hüsam ile oğlu Murtaza, Hüsam kale ağası olmadan önce Hemşin kazasına bağlı baş köy, ilıvre ve varoş köyleri halkının pek çok malını aldıkları, arazilerini de ellerinden alarak başkalarına satmak sureti ıle halkı perişan ettikleri; yukarıda adı geçen Murtaza ayrıca eşkıya olup bu köyler ahalisinin sığırlarını, keçilerini ve erzaklarını haksız yere zapt ettiği baba ve oğlunu padişaha ait kaynakları muhafaza etmekte olan görevlilerin konaklarını basıp her çeşit kötülüğü yaptıkları bildirilmiş olduğundan durumun kanun çerçevesinde incelenmesini ve fakirlerin haklarının geri alınması hususunda yüce buyruğum çıkmıştır.” şeklinde devam etmektedir. Hemşin’de tespit etiğimiz bir alım satım belgesi tezkire de bölgedeki yerleşimin ticari ilişkisi konusunda çok önemli belgedir. Tezkire bu tezkire Hemşin kazasına tabı makrevıs adlı köy sakinlerinden Osman’ın oğlu Mehmet’in malı olan mırı yerlerinden dap toprağı adıyla bilinen topraktaki bir parça kendilik yeri, bir taraf Müşteri İbrahim, bir tarafı küleb oğulları alt tarafı meşe başı bu hudutlar ile sınırlı olan toprağı celıne(?) köyü sakinlerinden buçuk oğlu İbrahim’e on kuruşa satmıştır. O da bu satışı kabul etmiştir. Bizlerden satış işlemini tescil etmemizi istemiştir. biz de Padişah kanunu üzere ve on dirhem balmumunu toprak sahibine vermek ve öşrünü de vermek şartıyla bu satışı tescil ettik. Üçüncü şahıslar buna müdahil değildir. Seyit Ahmet Hemşin vergi tahsildarı 1164/1751 Sayın Abdullah Doruk’un evinde bulunan fermanlardan 1640–1648 sultan İbrahim’in saltanat süresi Osman Halife b. Hüseyin’e verdiği berat, Hemşin kazasına bağlı, çötenez adlı köy halkının yeniden yaptırdıkları camı şerifin tamirat ve tadilattan geçmesi için verdiği berat evde bulunan fermanlar arasında bölge tarihine ışık tutacak çok önemli bir belgedir. 1640–1648 gibi çok eski bir tarihte bu kadar ulaşımı zor olan dağlık bir bölgede eski camının tadilatı ile ilgili bir beratın verilmesi bölgede yaşayan halkın etnik kimliği ve inancı konusunda değerlendirilmesi gereken diğer belgelerle birlikte çok büyük anlam teşkil etmektedir.

Başbakanlık arşiv umum müdürlüğü (mulğa dıvanı hümayun sıcılatından 173 numaralı şikâyet defterinin 77 inci sahifesinden 1959 tarihinde çıkarılan Rumi tarihli 1159, miladi tarihli 17746 (bal vadisi) yaylası ile ilgili köyler arasındaki ihtilafın çözümü konusunda verilen fermanda Müslüman şahitlerin şehadetleriyle tespit olunmuştur kı, bu yayla minel kadimden beri Meleskur karyesi tarafından kullanılagelmektedir. Şeklinde yazılan karar, bölge halkının kimliği konusunda çok önemli belgedir. Padişah Abdul Hamit dönemi -(1876)- (1906) tuğrası bölgeye yerleştirilen ailelere ait ferman Bodollu köyünde ince oğlu ailesinin muhafazasındadır işbu belge cerıde-ı Osmanlı’nın bilgisi dâhilinde olup Hemşin efradının şeceresidir. Aliyül husus tezkirede belirtilmiştir. Osmanlı Devleti azası Hemşin efradının Cevbıoğulları takririnden olup dini İslam olduğu ümmı şerıye (şeriat) kurallarına dâhil olduğu bu belge ile ispata mütekaidimdir. Rus Osmanlı muharebesinde Kafkas civarında Türk oldukları tatbik edilen ailelerin ikamete tabı tutulmasını belgelemektedir. Ermenilerin, sonradan gelenlere tecavüzleri engellenecektir. Hemşin’de Osmanlı mezarları mezar taşları ve kitabeler halk kültürümüzün ve tarhımızın en kıymetli eserlerindendir. Bu objelerin bizlere geçmişle ilgili tarih, sanat ve kültür yönünden belge niteliği taşıyan, kaynak teşkil eden özellikleri vardır. Mezar kültürü değişik din ve milletlerde farklı bir biçimde gelişmiştir. Türk Osmanlı mezar kültürünü ele alırken, İslamiyet öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek uygun olacaktır.

Türklerde İslamiyet öncesi mezarlar, orta Asya’da Göktürk ve Uygur mezarlıklarına, Türklerin mezar üzerine taş dikme geleneğine, kutsal sayılan at, koç, koyun gibi evcil hayvanların taştan yapılmış heykellerini mezar taşı olarak yaptırmaları. Göçtükleri yerlerde ölen ilk beylerinin mezarlarına koç heykelini mezar taşı olarak dikmeleri atalarımızın nerelerde yaşadığını belgeleyen tarihî eserleridir. Müslümanlığın ilk yıllarında mezarların kalıcı bir şekilde yapılması günah sayılmış, insanın topraktan gelip yine toprağa döneceği inancıyla mezar yapımı yasaklanmıştır. Sadece ölülerin gömüldükten sonra vahşi hayvanlar tarafından çıkartılmaması için mezarların üzerine taş koymaya müsaade edilmiştir. İslamiyet’in yayılma döneminde Türklerce mezarla ilgili kurallar ilgi görmemiş ve alışıla gelmiş mezar kültürleri devam etmiş ve mezar yapımlarına mezar taşları ile İslam’ın ölüm sonrası ölüye karşı Tanrı’nın bağışlayıcı gücünden, dua ve rahmet beklentilerinin eklendiği gözlenmiştir. Osmanlılar ‘da mezar taşı geleneği çok eski dönemlerden başlayıp, diğer Müslüman ülkelerde benzeri görülmeyen bir sanat eseri kınlığı kazanmıştır. Mezar taşları ölenin cinsiyetine göre yapılmış; erkek mezarlarında başlık ön plana çıkartılmış, kadın mezarlarında süslemeler İslam öncesi Türk kültürünün izlerini taşımaktadır. Osmanlı mezarlarındaki bu etkilenmenin orta Asya Türk şaman kültüründen kaynaklandığı konusunda Osmanlı mezarları üzerine araştırma yapan uzmanlar ortak görüş içindedirler. Çamlıhemşin’in ülkü köyünde ve (aşağı vıce) aşağı Çamlıca mahallesinde bulunan koç heykelli mezar taşları Malazgirt meydan Muharebesi öncesi, bölgede Türk varlığının bir delilidir. Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan koç heykelli mezarlardan ülkü köyündeki mezarın taşı Rize Atatürk müzesine getirilmiştir. Bölgede tespit edebildiğimiz 200’e yakın mezar taşının içerisinde eski adıyla molla Veyis yeni adıyla ülkü köyünde Rize Hemşin yöresinde bulunan Osmanlı mezarlarının en eskisine rastlanmıştır. Hacı Abdullah zade Müsellim hacı Osman efendinin mezar taşı 1111 (1699) tarihlidir. Hacı Abdullah zade Müsellim Osman efendinin mezarı ile (çın gıt) uğrak köyünde bulunan hasan beşe oğlu Mahmut Beşe’nin ölüm tarhı 1703′ mezarlar bölgede tespit edebildiğimiz en eski kitabeli mezarlardır. Hemşin mezarlarında bulunan kitabelerin tarihleri Karadeniz bölgesinde bulunan en eski tarihli mezar taşları kitabelerindendir. (Müsellim: ‘yönetici’ anlamındadır.) yine koç heykeli bulunan (aşağı vıce), aşağı Çamlıca mahallesinde bulunan camı duvarındaki eski camının minber taşında 1700 yılında Mehmet kızı Hatice hanım tarafından camının yaptırıldığı yazılmaktadır.1700 yılında Hemşin gibi dağlık ve ulaşım zorluğu olan bir yerde bır kadın tarafından camının yaptırılmasının önemi bölge tarihî açısından tartışılmaz. Rize Hemşin bölgesi Osmanlı mezar taşlarında bulunan yazılar inanç gereği Allah’ın adıyla başlamaktadır. (hüvel bakı) “bakı olan Allah’tır’ şeklinde yazılan mezar taşları çoğunluktadır. (ah mınel mevt) “ah acı ölüm” genellikle genç ölenlerin mezar taşlarında bulunmaktadır.

Mezar taşlarındaki unvanlar genellikle hacıağa, ağa, bey, molla, beşe, efendi, hacı efendi, çelebi, zade, usta şeklindedir. Erkek mezar taşlarında en çok kullanılan unvan “Ağa’dır. ağa Türklerde akrabalık derecesini belirten bir unvan şeklinde ise de çoğunlukla üst tabaka için kullanılan geniş toprak sahiplerine verilen addır. bu unvanın, Osmanlıda sarayda bulunan görevlilere, yeniçerilerin en üst düzeyinde görev yapanlara verildiği Osmanlı mezarları üzerine araştırma yapan uzmanların ortak görüşleridir. (badıre) köyü bahar mahallesinde bulunan hacı Ahmet oğlu hacı İbrahim ağa serdengeçti ağasıdır. Ölüm tarhı 1778’dır. Serdengeçti, Osmanlı’da askeri bir unvandır. Ağadan sonra erkek mezarlarında bulunan ikinci unvan ise efendidir. Efendi ise, belli eğitim alanlara verilen unvan olup bazılarının mezarlarında yaptıkları görevlerde yazılmıştır. Çamlıhemşin’in (yukarı Vice) yukarı Şimşirli mahallesinde bulunan hacı Yunus efendinin mezar taşında Hemşin naibi yazılmıştır. Naip Osmanlılarda vekil kaymakam veya vekil kadılara verilen görevlerdir. Hacı yunus efendinin ölüm tarihi ise 1865’tır. Yörede bulunan beşe unvanlı mezar taşı adedi 4 tane olup en eski tarihlisi (Çinkıt) uğrak köyünde bulunmaktadır. Hasan beşe oğlu Mahmut Beşe’nın ölüm tarihi 1703’tür. Beşe unvanı, Osmanlıda paşa unvanının alt türü olarak kabul edilmektedir. Beşe’nin lügat karşılığı büyük erkek evlat şeklinde olup 13. 14.yy Türkçe sinde başkan, emir anlamında kullanıldığı bilinmektedir. İstanbul mezar taşları üzerine araştırma yapan uzmanlar, yeniçerilerin üst düzey komutanlarının mezar taşlarında beşe unvanlı mezar taşlarına rastladıklarını belirtmektedirler. Diğer bir unvan ise zadedir. Zade, eski mezarlarda soyadı yerine kullanılmış olup tanınmış kişilerin kullandığı oğul, soy anlamını taşımaktadır. Kelime farsça kökenlidir. Körhan zade, ferah zade gibi. Çelebi unvanı Osmanlı devletinin ilk devirlerinde şehzadelere verilen unvan olup, okuryazar, şehir terbiyesi almış kimselere ve Mevlevi tarikatının başı Mevlana’ya ve hacı Bektaş soyundan gelen kimselere de Osmanlılarda Çelebi denilmektedir. Çelebi unvanlı mezar taşı, Hemşin ilçesinin (badire) bahar mahallesinde bulunmakta molla Ahmet oğlu Eyüp çelebinin ölüm tarihi 1746’dır. Molla unvanı, lügat ta 1.müderrıslıkten kadılık payesi kazanan ulema, büyük kadı, birinci derecede kadı. 2. büyük alım hoca şeklindedir. Molla unvanı Hemşin mezarlarında molla ve molla oğlu şeklinde görülmektedir. Badire köyündeki Eyüp Çelebi’nin babası molla Ahmet’tir. Pazar ilçesine bağlı (Çıngıt) uğrak köyünde bulunan Züheyla hanımın babası molla Ali’dir. Züheyla Hanım’ın ölüm tarhı 1807’dır aynı köyde molla Aliler olarak anılan aileler bulunmaktadır. (Meleskur) orta yol köyünde molalar diye anılan aile olup aile mezarlıklarında bulunan mat oğlu Ahmet’in mezar taşında “ceddim hoca, atam hafız, ha diyecek yoktur neslime” yazılması ailenin soyunun mollaya dayandığını desteklemektedir. Yine aynı köyde Korhan zade sülalesinin kollarına Bilaller, Azizler, molla Ömerler gibi lakapların verilmesi sülalede molla olduğunu doğrulamaktadır. Molla Ömer’in doğum ve ölüm tarihine ulaşamadık. Molla Ömer’in oğlu Azizin doğum tarhı 1806’dır. Rize Hemşin’deki mezarlara birer kültür hazinesi olarak bakıp, gerek mezarların gerekse mezar taşlarının bir sanat eseri niteliği taşıdığını kabul etmek gerekir. Mezarların çevre duvarları yontma taşlarla işlenmiş olup yörede horasan harcı diye bilinen kireç, kum, yumurta akı ve pekmez karışımıyla elde edilen haçla yapıldığı yaşlı ustalar tarafından söylenmektedir. Bu karışımın yöredeki kemer köprülerin ve konakların yapımında da kullanıldığı görülmektedir. Mezarlıklar genellikle camı çevresinde bulunmaktadır. Şen yuva köyünde ve ortan köyünde köprü ayağına yapılmış mezarlıklar bulunsa da Şen yuva camının etrafında da tarhı mezarlıklar vardır. birçok mezarlık orman içlerinde bulunmakta olup, arazı yapısı nedeniyle ulaşılamamıştır. Örnek olarak (Meleskur) orta yol köyü camının arkasında dikenler temizlendikten sonra 5 adet Osmanlı mezarı daha tespit edilmiştir. Mezarların yapımında kullanılan mezar taşları beyaz mermer olup, yörede bu özellikte taş bulunmamaktadır. Taşların nereden gelmiş olabileceği sorularımıza yöre halkının yaşlıları İstanbul, Trabzon ve Rusya olarak cevaplandırmışlar dır.

Mezar yapımının masrafı göz önüne alınırsa, yörede sadece ekonomik yönden güçlü ailelerin mezarlarının yapılmış olduğu bir gerçektir. Mezar taşlarındaki süslemeler, özellikle kadın mezarlarında uygulanan sanatsal çizgiler, birer sanat şaheseri olup, gerçekten hepsi birbirinden ihtişamlı görünümdedir. Erkek mezarındaki başlıklar, büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları uzun külah üzerine sarık tasvirliler, derviş ve tarikat şeyhlerini, sadece ince sarıklılar, köy ağalarını, üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar, yeniçeri ağalarının mezarı olduğunu işaret etmektedirler. Özellikle bahar Mahallesi’nde ve pazar ilçesine bağlı orta yol köyü pırım oğlu mezarlığında bulunan kadın mezarlarındaki taşlarda, hat sanatının çok ince özellikleri görülmektedir. Süslemeler çoğunlukla ayak taşında uygulanmış olup, baş taşlarında metnin etrafı süslenmiştir. Kadın mezarlarındaki birçok mezar taşı sade bir şekilde yapılmış, başlıklar yarım baş şeklinde olup metinler çerçeve içerisine alınmıştır. Erkek mezarlarının en ihtişamlısı uğrak köyünde camı arkasında bulunan hacı Hüseyin ağanın mezarıdır. Sıçan oğlu hacı Hüseyin ağa Rusya ile 1789 yıllarında başlayan harp dolayısıyla Kafkasya’daki Soğusak ve Anapa şehirlerine gitmeleri emredilen doğu Karadeniz Bölgesi âyanları arasında yer almakta ve sıçan hacı Hüseyin ağanın bu savaşa 100 askerle katıldığı Osmanlı kaynaklarında belirtilmektedir. Mezar sandık şeklinde dört parçadan meydana gelmiş olup baş ve ayak taşları sandukayla bir bütünlük içinde yapılmıştır. Baş taşı ve ayak taşı, 2m. Yükseklikte 50cm. Eninde 10cm. Kalınlığında sandukanın çevresi 1m. Yükseklikte, 75cm. Eninde 2 m. uzunluktadır. Bu mezar taşının, bulunduğu yere hangi olanaklarla getirildiğinin cevabını bulmak zordur. Rize Hemşin yöresi mezar taşlarını araştırırken, mümkün olduğu kadar bütün mezarları fotoğraflayıp, metinleri de koymayı tercih ettik. Ancak çıkmayan fotoğrafların yeniden çekimini yapamadık. Bize göre Hemşin mezarlarının hepsi tek başına doktora tezi olabilecek özelliktedir ve kültür bakanlığınca mutlak suretle korunmaya alınmalıdır. Yörede bulunan camı, konak, çeşme ve kitabeler de korunması gereken kültür eserlerindendir. Bölgede bulunan tarihi Osmanlı camilerinin 150–400 yıl olan yapım tarihleriyle, gerek iç mimarı, gerekse dış mimarı olarak incelenmesi ve ebedîleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu tarihi camilerin bazılarının yıkılıp yeniden yaptırıldığına dair fermanlar vardır.

Aşağı Çamlıca mahallesinde bulunan yeni camının arka duvarında,1700 tarihinde yapılan eski camının taştan oyma olarak yapılmış minber taşının, köşe taşı olarak yeni camiye kullanıldığını gördük. Yine orta yol köyünün caminde, eski camının taşı, sonradan yapılan camının duvarına monte edilmiştir. Eski taşın üzerindeki yapım tarhı 1859, sonradan yapılan camının yapım tarhı 1896’dır. Konaklardaki kitabeler; çoğunlukla yapım tarihleriyle ve hayır dualarıyla ilgili olup her odasında hamam olması bölge halkının din ve etnik kimliği hakkında belge nıtelığındedır.1876 tarihli Trabzon vilayeti salnamesinde tespit edilen nüfus sayımı sonuçlarında bölgenin etnik kimliğini tespit ederek belgelemiştir. Bu bölgedeki doğal coğrafî koşullar bölge halkını sürekli gurbetçiliğe ve göçe zorladığından Hemşin’in nüfusunun çoğunluğu 1830’dan sonra Hemşin dışında gurbetçi olarak yaşamak zorunda kalmıştır. Kaçkar’ın kuzey yüzündeki köy ve yaylalarda yaptığımız araştırmaları Rize Hemşin Osmanlı mezar taşları ve kitabeler olarak yayınladık. 200 civarında tespit ettiğimiz mezar ve çeşme konak kitabesinden oluşan kitabın yayınlanmasından sonra da, onlarca yeni Osmanlı dönemi mezarı daha tespit etme imkânı bulduk. Bu çalışmalarımız sadece Hemşin ve Çamlıhemşin’i yansıtmaktadır. İkizdere Çayeli Ardeşen ve Fındıklı’da da Osmanlı dönemine ait mezarların varlığı bilinmekte ve en kısa zamanda tespitleri yapılarak Murat Hiç Yılmaz tarafından kitaplaştırılmıştır. Ayrıca recep koyuncunun da Osmanlı mezarlarına yönelik çalışmaları mevcuttur. Kendilerine bu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah yeni araştırmacılarda onlara katılır Hemşin’le ilgili araştırma yapmak isteyenler yanlı ve yanlış yapılan çalışmaları kaynak göstermek suretiyle yazacaklarına, yöreyi görerek, gerçekleri yazarlarsa daha doğru iş yapmış olurlar. Bu şekilde belgelere sahip olan Hemşinliler, Belgelerin birer fotokopilerini bize ulaştırmaları halinde hem tarihe ışık tutacaklar hem de kitaplarda ebedîleşeceklerdir. Gelecekte Hemşin’le ilgili daha derin araştırmaların yapılması dilek ve temennisiyle, kaynaklarından yararlandığım değerli araştırmacılara şükranlarımı sunuyorum.

Veysel Atacan

Yorum bırakın