Tarihte Hemşin ve Hemşinliler (Hemşen/Hemşin)

M.Ö. 401-400 yılında Musul bölgesinden Trabzon’a gelen Ksenefon Anabasis adlı eserinde Trabzon ve çevresi hakkında bilgi vermektedir.
Buna göre;
1- Erzurum,Erzincan ve Gümüşhane kesimlerindejskitler/Sakalar ile Haliplerin Perslere tabi olmayıp bağımsız yaşadıklarını;
2- Çoruh boylarında yaşayan Hesperitler’le;Erzurum,Kars ve Yukarı Aras boylarında Phasianlar yaşamakta olup,hepsi de aynı satraplık idaresindedir,demektedir. Makedonyalı İskender’in haleflerini Kuzey Afganistandaki Belh/Bakterya’dan başlayarak Horasan’dan kovan Sakalar’ın Part boyundan Arşaklılar hep Türkçe Arşak28unvanmı kullanıyorlardı.
Bu yüzden Yunan ve Roma kaynakları,dillerinde ş sesi olmadığından bunları Arsakid, ve sonra ki îran kaynakları A (r) şakaniyen derken, istiklâl kazandıkları Horasan kesimindeki Parhian/Partlılar diye anıyorlardı. Bunlar, Dede Korkut Oğuznamelerinde Oğuzların bayındır boyu olarak gösterilmektedir.
Sakaların Dahe/ Dae kolunun Part boyundan olan 1.Arsak M.Ö.256 yıllarında Belh (Baktriya) üzerinde savaşıp 255′te bağımsızlığını ilân eden Satrap Diyodotos’un kuvvetleriyle batıya atılınca,Partiya’yı işgal ederek 248′de buranın Satrapı Andragorası öldürüp Part ülkesine göre de anılan Arşaklı devletini kurmuştu.
Sonra kendisi savaşta yaralanıp ölünce kardeşi Tiridat onun yerine geçip devletin esas kurucusu olmuştur.İndüs’ tan Kafkas’lara, Sırıderya’dan Fırat’a kadar olan sahadaki ülkeleri ve milletleri birleştiren Arşaklılar Eski Oğuzlardan ve Türkmen sayılan Türklerdendi.
Bunların İranca adları taşıması hâkim oldukları ilk ülkeye göre Part,Partlı adıyla da anılmalarına ve Saka-İran dininde olup Hellenizm medeniyetine tabi bulunmalarına rağmen Oğuz töresini yaşattıkları ve Türklüklerini korumuş oldukları Dede Korkut Oğuznamelerindeki destani Türk rivayetleriyle sabit olmuştur. yArşaklı olan l.Mitridat (174-136),bütün Iran ve Irak hakimi iken, şimdiki Azerbaycan ülkesini de alıp, başkenti Hamadan’a bağlamıştır.
lO.Arşakh 2.Mitridat (123-88), doğuda Afgan ve Hind’in bir kısmını fethederek, 120 yıllarında batıya yöneldi. Pers soyundan Armenya (Yukarı-Eller) kralı ve Romalı tabii Artaksiyaslılar’dan Yukarı Aras ve Kür boyları ile Fırat’a kadar ki yerleri aldı. Kafkaslar kuzeyini de kendisine bağladı. Bu sırada Süryani Mar Abas Katina’ya izafe edilen kronike göre, Hazar denizi batısında yeni fethedilen yerlere Val-arşak adlı kardeşini uç-beği tayin etti.
Armavir’ı merkez edinen Val-Arşak,ülkesini düzene sokarak Pont ülkesini de (Giresun-Rize arasını) itaat ettirdi. Kafkasların kuzeyinde ki asi ahaliden Vunt (Balang) Bulgarlardan bir kolu getirtip, Yukarı-Pasen de denilen yere (şimdiki Kars yaylası) yerleştirdi.
Val-Arşak’m oğlu Arşak’da yendiği Pontluları baskı altında tutmak için;Kafkas Geçitleri ötesindeki Bulgarlardan kalabalık bir kolu (Karaçay-Balkar’m ataları Balkar’ı) ülkesine getirterek, buğdayı bol düzlüklere (Bayburt çevresine) ve Çoruh solundaki dağlara yerleştirdi.
Bu yüzden Bayburt-îspir kuzeyindeki sıradağlara, günümüze kadar Balkar ve hece kayması ile Barkal ve buradan güneye esen yağmur bulutları getiren rüzgâra da Barkal Yeli denile gelmektedir.
Rize’de Hemşinliler’in en güzel yaylaları,Barkal dağındadır. Büyük Arşaklıların hakimiyeti çağında merkezi Tiflis’in kuzeyinde Metskhe’de olan İber (Gürcistan) ülkesinde, 1 .Arşaklılar sülâlesi (M.Ö.93-33) kuruldu. Bunlardan 2.Kral Artok (81-65) 17 Aralık 66 günü Romalı komutan Pompeus’un Orta Kür boyunda kışlayan ordusuna 60 000 yaya ve 22.000 atlı ile hücum etmişti.
Yirmi yıllık (M.Ö.77-57) fetret çağını atlatarak güçlenen Arşaklılar l.Orad (57-37) başa geçince Romalıları Mayıs 5 3′de Harran kesiminde yenerek, Fırat’a kadar ki yerleri ve Suriye’yi ele geçirdiler. Bu sırada 56-33 arasında yeniden Çoruh boyları ve Rize bölgesi de Arşaklıların eline geçti.
Arşaklı-Romalı rekabeti M.S.51 yılına kadar Doğu Anadolu’da devam etti. Sonunda 22.Arşak unvanlı 1 .Völogas/Balaş (51-75) Romalıları yenip,Armenya’dan uzaklaştırdı. Başkenti Kars-Iğdır ovasında olan ve Romalılara karşı bir uç beyliği durumunda Küçük Arşaklılar (52-428) sülâlesi kuruldu.
Bu arada, Küçük Arşaklılardan bir kol, 186-265 tarihleri arasında 80 yıl Gürcistan’a hakim olup, ikinci Arşaklı sülâlesini kurdular.2.Arşaklılann Kiralı As-Pagur (262-265) ile yiğit delikanlı oğlu Mirian’ın destanı, Dede Korkut kitabında,Bagul oğlu Amiran Boyu diye anılmaktadır. Küçük Arşaklılarm 2.Hükümdarı Ardaşes/Aksidares (100-113) kasaba ve ekin yerlerinin hudutlarını belirterek çizdirttiği gibi,halkmı çoğaltmayı gözetmişti.
İşte ilk defa Partlı hükümdarı Arsak (M.Ö.250-247) tarafından getirtilerek İran’da Hamadan topraklarına koruyucu olarak yerleştirilen Manua adlı pehlivan yapılı yiğidin uruğunu,360 yıl sonra Ardaşes, tatlılık ve taltif ile getirterek onlara köyler ve araziler vermişti.Böylece Revan’m kuzeyinde, merkezi Oşağan Kalesi olan Alagez dağı ile Gökçegöl arasında yerleşen bu uruğa, geldikleri Hamadan bölgesine göre,Amad-Uni (=Hamad Hanedanı) denilmeğe başlandı. Ancak bazı İranlılar, onların ilk boybeyine göre,bugün bile Manuan (=Manualar) diye anarlar.
Önce Kars’ın kuzeyindeki Kol (Göle) bölgesine kaçan Hamam idaresindeki Amaduniler,Egerasdan (Acaristan) da denize karışan Çoruh ırmağını aştılar.Bu sırada Bizans Kayzeri 6. Konstantin’in, yerleşmek üzere mülk olarak Hamam Beye bağışladığı Tambur bölgesine gelerek burayı şenlendirip oturdular. Bu yüzden oraya,Hamam-aŞen denilir,oldu.29
Muş’taki Çangli-Kilise’de (640-660) tarihleri arasında rahip olduğu bilinen Mamikonlu Hovhannes (Yahya),Taron (Muş-Ahlat çevresi) tarihinde Amaduni uruğunun, şimdiki Rize-Hemşin bölgesine göçüp yerleşmesini şöyle anlatıyor.
604-628 arasında ateşe tapan İranlılar ile Hıristiyan Bizanslılar arasında geçen yıkıcı savaşlardan çok zarar gören Amaduniler,Gürcistan beyi ve İran yanlısı Vaçyan’ın yakıp yıktığını Dampur kasabasını ve çevresinin öncülüğünde şenlenen bu yeni yurtlarına,Hamam-a Şen (=Hamam’ın Şenliği/Âbadı) denilmeğe başlandı. Zamanla bu coğrafya adı, Hemşen/Hemşin ve şenli,Horasan Hemedan Elegez çevresinden gelme Türkmen/Oğuz ahalisi de.Hemşenli/Hemşinli diye anılır oldu.
İşte bu Horasanlı Türkmenler, Sasanlı baskısından kaçarak, Bizans idaresindeki Rize bölgesine gelerek (626)Hemşen/Hemşin’e yerleşip bölgeye admı verdiler. Yeryüzünde Hıristiyanlığı ilk devlet dini olarak benimseyen, ateşe tapan İran baskısına karşı manevi bir güç kazanan,Küçük Arşaklılardı.
Arşaklıların tahta geçmeyen kolundan,Horasan’daki Suren-Pahlav hanedanının Prens Anak’ın30 oğlu;bebek iken Ağrı Dağı yanından süt anası-dadısı tarafından Roma toprağı Kayseri’ye 252 yıllarında götürülerek,orada gizlice Hıristiyan terbiyesiyle büyütülüp,rahip yetiştirilmiş ve Grigor adını almıştır.
Romalıların yardımıyla ataları Küçük Arşaklılar ülkesini Sasanlılardan kurtaran 3.Tiridat ( 286-330 ) kendisi Dönük 31 hastalığmdanjncil okuyarak iyileştiren ve insan kılığına dönüştüren bu Anak oğlu Aziz Grigor’un minnettarı olarak,301 yılı baharında vaftiz edilip, Hıristiyan oldu.
O yaz yapılan 16 boybeyi / satrap’m katıldığı DerneKte, hepsi, çağın Hak dini olan Hz.İsa dinini gönülden benimsediler. Böylece o yıl ülke resmen Hıristiyan oldu. 3.Tiridat’m Roma’dan getirdiği kâtibi Agatangelos’un yazdığına göre, kısa zamanda Hz. tsa dini,her biri bin ve on bin askere sahip bu beylerin bölgelerine dönmelerini müteakip, Torkom (Türkmen-Oğuz) ırkı tarafından benimsendi.
Gümüşhane’den Trabzon’a, Aşağı Çoruh boylarından Ardanuç, Şavşat, Artvin, Borçka,Gönye ve Rize’ye, oradan da Diyarbakır ve Hazar denizine kadar olan yerlere yayıldı.
Horasan Arşaklıları kolundan bir prens olan Anakoğlu Aziz Grigor’un benimseyerek kurduğu mezhebe Gregoryanlık (Halkın dilinde: Düz Ermenilik) denilmekte olup, hep Türklük töresini yansıtmakta ve öteki Hıristiyan (Katolik,Ortodoks ve Süryani) mezheplerinden ayrılan şu esaslar bulunmaktadır.
1- Domuz eti haramdır ve domuz beslenmez.
2- Tavşan uğursuzdur,eti de yenmez.
3- Mezar taşlan,at ve koyun heykeli konma adeti devam ettirilebilir.
4- Papazlar evlenir ve çocuk sahibi olurlar.
5- Vuftiz babası ailesinden kız alınıp verilmez. (Bu da bugün Hazar Denizinden,Sivas ve Adana’ya varıncaya kadar olan bölgede kivrelik adeti olarak yasaya gelmektedir.)
6- Kilise ve Manastırlar sivri türk çadırı biçiminde kümbetlidir.
7- Kadınlar yabancı erkekleri görünce yaşmaklanır.
8- Madag adlı adak/kurban geleneği vardır.
9- Arşaklı bayrağındaki kartal kilisenin sembolü olmuştur.
Eski Oğuzlar bölgemizde hüküm sürerken,yeni Oğuzlar da çoğalan nüfusları ve büyük sürüleriyle yaylak ve kışlak darlığı çekmekteydiler.Sasanlı-Bizans çarpışmaları Anadolu’yu viraneye çevirirken,buralardaki insan nüfusunu da azaltmıştı. Hele 629′da çıkan veba salgını bir çok yerleri ıssızlaştırmıştı.
Sasani devletini yıkarak kılıçla İran’ı Müslüman eden Araplar, kuzey ve kuzeydoğudaki Oğuz ellerinin fethinin de önünü açmışlardı. Büyük Halife Hz. Ömer çağında Müslüman komutanlardan Fihr oymağından Gunm oğlu Iyaz idaresindeki bir ordu 638 yılı baharında ilk olarak Erminiyye (Oğuz Elleri) ülkesine girmiş, Yukarı Dicle bölgesindeki yerlere İslâm dinini kabul ettirmişti. Ertesi yıl Bitlis ve Ahlat’a kadar gelen Iyaz ordusu barış yoluyla İslâmiyet’i Van gölü bölgesine yaymıştı.
En yüksek insani esaslara dayanan İslâm dininin adaleti;Müslüman mücahitlerin örnek hareketleri,başkalannın din ve mezheplerine dokunulmaması ve ancak cizye ve haraç gibi şer’i vergiler alınarak Müslüman olmayanların askerlik ve memurluklardan başka hususlarda serbest bırakılmaları;ateşe tapan İranlılar ile devlet baskısı ve zorla Ortodoks-Rumluğu kabul ettirmeye çalışan Bizanslıların kötü hatıralarını unutmayan Oğuzlar içerisinde Arap ordularının kolayca ilerlemelerini sağladı.
646 yılında Mesleme oğlu Habib komutasındaki Müslüman orduları barış yoluyla Kür ırmağı ile Çoruh boyunda bulunan yerleri itaat altına aldılar.
Hz.Osman çağında da devam eden İslâm’ın yayılma hareketi Oğuz Elleri’nin daha çok korunması ve elde tutulması gereken bir gaza diyarı haline getirmişti. Yerleşik ve göçebe Oğuz/Türkmenler kendi boy ve İlbeylerinin eliyle vergilerini emirlerine ödeyerek,gerektikçe angaryalar görerek ve Abbaslılardan itibaren asker de vererek eski milli devletleri Arşaklı Hanlığı (Arşakunik) çağındakinden farksız olarak kendi milli özelliklerini korumuşlardır.
Bu yüzden Dört Halife, Emeviler ve Abbasiler çağında Hıristiyanlıkla, eski töre ve yaşayışlarını sürdürdüler. Bu durum 1064 yılında Alpaslan’ın Anı’yı fethine kadar 420 yıl devam edecektir.
İbrahim Yınal ve Kutalmış Beyler idaresinde bulunan Selçuklu Ordusu, 18 Eylül 1049′da Pasinler ovasında Bagratlı ordusunu yendi. Komutan Liparit esir edildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul beyin akıncıları 1054′ten itibaren Çoruh vadi sini,Bayburt ve Kelkit civarlarını ve Van gölü çevresini zaptetti.
Bu fetihlerle Horasan ,İran ve Azerbaycan’daki Müslüman Türkmen grupları Anadolu’da yeni fethedilen yerlere akmaya başladılar. Anadolu’nun fethinde en önemli safha Alpaslan’ın Selçuklu tahtına oturmasıyla başlar. 1064 yılında ordusuyla Anadolu kapılarına dayanan Sultan Alpaslan Kars ve Anı’yı alır. 1066 yılında da Kıpçak-Gürcü Bagratlı krallığını vergiye bağladı.
Doğu ve Kuzey Anadolu’yu Müslüman Selçuklulara kaptıran Bizans son bir gayretle topladığı ordusuyla Selçuklu üzerine >”ürüdü. Ordusunda önemli miktarda Türkçe konuşan Hıristiyan Peçenek ve Uz Türkleri de vardı.
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında yapılan vuruşmada Alpaslan Bizans ordusunu yenerek Anadolu kapılarını ebediyen Türklere açtı. Savaş sırasında Bizans ordusunda bulunan bu Hıristiyan Türkler,kendileri gibi Türkçe konuşan Selçukluların safına geçerek,savaşın kazanılmasında önemli rol oynadılar.
Başlayan Anadolu’nun fethi ile birlikte Ebu Yakup ve İsa Börü komutasındaki Selçuklu ordusu Çoruh boylarıyla Acara ve Rize’yi aldı. Türkistan’dan getirilen çeşitli Türk boyları buralara yerleştirildi. İşte Gregoryen Hıristiyan olan Amadunili (Hemşinli) uruğu da 626′da Hamamaşen’e göçerken Hz. Muhammet hayatta olupjslâmiyet henüz daha Anadolu’ya ve İran’a ulaşmamıştı. Ancak 1080 tarihi itibariyle Hemsin çevresi yoğun bir Müslüman Türk nüfusuyla dolmuş olup,Hemşin ile çok yönlü ilişkiler içerisindeydiler.
Ayrıca gerek Hemşinlilerin ve gerekse de çevredeki Müslüman Türk boylarının Türkçe konuşuyor olması, en önemli yakınlık sebebi idi. İlişkiler bu iki kardeş halkın kucaklaşmasını sağladı. Şüphesiz bu yakınlaşmadan hoşnut olmayanlarda vardı. Bunlar Gregoryen Hıristiyan Ermeni papazları idi. Ezan seslerinin Hemsin vadi ve yaylalarında yankılamaya başlamasıyla birlikte,artık kilise yoluyla Ermenileştirmek politikasının da sonu gelmişti.
Nitekim Elevid Köyündeki son Ermeni papazı Yakovid’de , Hemşin’den kovulunca Ermenilerin tüm hayalleri suya düştü. İspir Atabeklerine bağlanan Hemşinlilerde İslâmlaşma hareketi hızlı oldu. 1405′te İspir üzerinden Araklı’ya geçen İspanyol Elçisi Klavyo bu durumu seyahatnamesinde belirtmektedir.
1461 ‘de Osmanlının fethi öncesi Hemşin’in Müslüman olduğunun delilleri şunlardır.
1- İstanbul’da BOA,Tapu bölümündeki 1523 yılından kalma Trabzon Tahrir defterinde (sh.836-840) Hemsin kazasının on bir köyü Çat, Kat, Varoş, Çimil, Bulakşen (Kara Hemsin); Zuga, Aşudug, Çinçeva, Kuşova, Tekürid köyleri(Ak Hemsin) sayılmaktadır.
2- Eski Oğuz/Türkmen ikili düzenine göre İç Hemşin,sol kol;Hopa Hemşinliğine de Dış Hemşin,sağ kol denmektedir.
3- Eskiden beri anadilleri Türkçe olan Hemşinlilerin ataları, 1523 tarihli Kanuni devri ilk tahrir de Müselmân-i Kadim (eski Müslüman) diye zikredilmektedir.
4- Oğuzlarda olduğu gibi Hemşinliler de yemek ve ekmek pişirmede Tandır kullanılmaktadır.
5- Kaval, tulum ve zurna çalınmaktadır.
6- Bazen 40-50 kişinin oynadığı Horon,pek çok Türk boyunun ortak bir oyunudur.( Eski Türkçe’de oran=Nâra atma)
7- Kadınların atışmalı türkü ve destan söyleyişi
8- Çocuklarm aşık kemik oyunu
9- Nevruzda aşure pişirilmesi
10- 21 Mart nevruz kutlamaları
11- On iki hayvanlı Türk takvimini çobanların iyi bilmeleri
12- Çamlıhemşin’de ki bazı mezarlarda bulunan koç-koyun heykelleri İslâm öncesi Türklüğün önemli bir belgesidir.
13- Hemşinliler de ki kadın ve erkek kıyafetleri Dede Korkut Oğuznamelerinde belirtilen Türklerdeki kıyafetlerle aynıdır. Erkeklerin körüklü şalvar (çıkva), kadınların şal-kuşakbağlamaları gibi.
Bugün devlet bürokrasisinin her kademesinde gördüğümüz Hemşinliler bir Türk boyu olarak toplumumuzun sevilen ve saygı duyulan insanlarıdır.

Yorum bırakın